Daha bir kaç gün önce güle oynaya çekilen bu karelere bakıp, bugün mutlu şeyler yazmak ne zor. Alışmayacağız dediğimiz her olay, gittikçe alışılmış bir durum halini alıyor, ne fena. Dün hüzünlü, bugün buruk. Yarın geçip gidecek. Ama işte hep bir şeyler eksilterek.. Ama yine de her şeye rağmen umudunu yitirmeyerek.. Sokakta korkmadan, güle oynaya, her şeye rağmen umutla, huzurla yürüyeceğimiz günlere…
Alaçatı’ya yolun düşünce, onun renklerine bürünmemek imkansız. Beyaz evler, mavi panjurlar arasında kaybolup, henüz sezon başlamamışken geçen bir hafta sonundan gelsin bu kareler. Alaçatı’nın her hali başka güzellikte ama tadı en çok Haziran başı ve Eylül ortası, henüz sezon tam açılmamışken, ya da biterken, sokaklarında doya doya rahat rahat gezerken çıkıyor. Gerçi, 2 günde bir yağmur yağan İstanbul’dayken, Alaçatı’yı sezon ortası bile çok ama çok sevebilirim! ;P
Dikkat çekmeye çalışan aksesuarlara bir yenisi daha eklendi. Bu poşudan yapılan ve deriyle bütünleştirilen çantanın tasarımcısı Mine Shehadeh, ta uzaklardan Dubai’den geldi. Doğunun cazibesinden midir, poşunun renginden midir ya da tasarımın güzelliğinden midir bilinmez ama ben bu dev clutch’ı görür görmez çok sevdim. Bu post o yüzden aslında bütünüyle ona adandı. Zira en sevdiğim gri, lacivert tonları ona fon yapınca, o da üstüne düşeni yaptı, tüm ilgiyi tek noktada toplamayı başardı 😉
Öncelikle Loopie Love‘u keşfettiğim an yüzümün aldığı ifadeyi, aşağıdaki bu çalışmamla paylaşmak isterim! Vay canına! 😉 Hem sade hem çoook çekici. Hem çok minik hem çok havalı. Boyundan büyük şıklık yaratan bu aksesuarları seviyorum!
