
Saçlarım canım! w/ L’Oréal Paris – part 1
‘Kış Aylarında Saç Bakımı’ diye çok iddalı bir giriş yapmış olabilirim. Ama hepimizin özellikle kış aylarında iyice yıpranan saçlarımızı bir yerden ele almaya başlamamız gerekiyor. Uzman tavsiyesinden ziyade, uzun zamandır hayatımda olan l’Oréal saç bakım ürünleriyle olan naçizane deneyimlerimi paylaşayacağım bu ilk yazımla herkese merhaba!
Büyük şehirlerde yaşayan herkes gibi, o meşhur olumsuz dış etkenlere ister istemez hepimiz maruz kalıyoruz. Kuru ve gri havalar ruhumuza bile iyi gelmezken, saçlarımıza nasıl gelsin? O yüzden ne kendimizi ne saçlarımızı ihmal etmeden, sağlam kalkanları kuşanmakta yarar var. Ben kış boyu sağlık açısından en çok boğazımla uğraşıyorum. Her kış iyice hassaslaşan boğazımı ıhlamur, zencefil, karaturp ve bala, yıpranan saçlarımı ise Elseve?in komple onarıcı 5 serisine emanet ediyorum. (boğazım için yaptığım kürler ayrı bir post konusu olmayı hak edecek nitelikte artık, zira kendimi bu konuda baya geliştirdim ;))
Gelelim benim saç rutinime. Her gün saçları yıkamak iyi değil derler. Tavsiye edilen saç yıkama sıklığı minimum gün aşırı olsa da, ben de saçını her gün yıkayanlardanım. Havalar azıcık soğusun, şapkasız, beresiz sokağa asla çıkmayanlardanım. Çoğumuz, üşümeyelim diye duşta suyu, üşütmeyelim diye de fönü en sıcağa alıyoruz haliyle. Ama işte tüm bunlar; sıcağa sık ve yoğun maruz kalan, havasız bıraktığımız saçlar, o meşhur dış etkenlerin de etkisiyle iyice matlaşıyor ve kuruyor. Kuruyan saçlar daha hızlı yıpranıyor, ve çatallaşmaya başlıyor. Saçımda herhangi bir boya ya da ekstra işlem olmamasına rağmen bu matlaşmadan ben de nasibimi bir şekilde alıyor(d)um.
Yaşım ilerledikçe, kendime ayırdığım kaliteli zaman da neyse ki bir süredir iyice artıyor. Benim için banyoda 5dk fazla geçirmek boş bir vakit kaybındansa, artık kendime ve saçlarıma kazandırdıklarının yanında, içi dolu dolu geçen dakikalar oldu. Saçları yeniden yapılandırmak, gücüne geri kavuşturmak ve yumuşaklığından, canlılığından ödün vermemek için banyoda, özellikle kışın, fazladan bir kaç dakika daha uzun zaman geçirmekte yarar var.
Önce, suyun sıcaklığını kaynardan ılığa alıyoruz. Şampuanı bol bol değil, az miktarda uyguluyoruz. İyice durulamak ise en mühimi. (Özellikle spor salonlarında duş alanlar için o yüksek buharın saçlarınıza kesinlikle iyi gelmeyeceğinin özellikle altını çizmek isterim.) Ben her duşta mutlaka, hiç üşenmeden saçlarımın boy ve uçlarına Elseve?in mucizevi bakım kremini uyguluyorum. Minumum 1dk bekletmekte yarar var. Duştan çıkınca nemli saçlarıma durulama gerektirmeyen komple onarıcı sıvı saç bakım kremini sıkıyorum. Böylelikle hem daha yumuşak oluyorlar ve hem de saç kurutmayla başlayan bir dizi işleme karşı daha dayanlıklı oluyorlar. Gün içinde canlılık kazanmaları için kuru saça da uyguladığım oluyor.
Haftada bir kere de, saçın nem kazanmasına yardımcı olmak için maske uygulamakta yarar var. Ben özelikle haftasonu kendime banyo da bir 5-10dk daha fazla zaman ayırıp, saçlarıma bu bakımı bir borç biliyorum. Beklemek sıkıcı olsa da, sonuç için azıcık daha sabır! Neticede, kökü bizde ayda bir kesip o kuruyan saçlardan da kurtulabiliriz. Ama ne boyundan ne parlaklığından vazgeçmemek için, en güzel aksesuarımız olan saçlarımıza bence bir tık daha ilgi gösterebiliriz. 😉