Rembrant ve Çağdaşları, bizi Sabancı Müzesi’ne ziyarete bekler
Geçtiğimiz hafta, Sakıp Sabancı Müzesi‘ne, Hollanda sanatının altın sanatını yaşadığı 17.yüzyıla, Rembrant ve Çağdaşları kimlerdir keşfetmeye gittim. Sergiler, başka kültürlerin sanatını ve tarihini keşfetmek için, bize tarih kitaplarından ötesini sunma fırsatı verir aslında. Hollanda’daki deniz ticaretinin getirdiği zenginliği, bu ticaretin refahını süren tüccarları, o refahın getirdiği ihtişamı, yol açtığı savaşları sayfalarca tarih kitaplarından okuruz da, o kadar satır arasında resmedemeyiz. İşte bu yüzden, ta uzaklardan, yüzyıllar öncesinden kalkıp ayağımıza kadar gelen sergiler değerlidir. Kimbilir ne fırsatlar yaratıp, koskoca koleksiyonları bir çatı altında toplamayı başarmış müzelere, fırsat yaratmayıp gitmemek ise bizim bileceğimiz iştir. Kendi adıma, sıkça içine düştüğüm bu durumun özrü yok, ama bundan sonra bol bol telafisi var. 😉
59 sanatçıya ait 73 tablo, 19 desen ve 18 obje olmak üzere toplam 110 eserden bu sergide benim kadrajıma takılan detaylar aşağıda, gidip görme fırsatı bulamayacaklar için çok daha fazlası, sergi için özel hazırlanan bu sitede yer alıyor. 10 Haziran’da eserler buhar olup, Amsterdam’a geri dönmeden önce mutlaka gidin derim 😉
Hatta o kadar yol gitmişken, en az sergi kadar ihtişamlı müzenin bahçesinde, merdivenlerinde, hatta çeşme başında poz vermeden 😉 Müzede Changa’da #gununkahvesi içmeden ve hediyelik mağazasını kolaçan etmeden dönmeyin sakın 😉
Elbise: Topshop – Çanta: Uterque – Sandalet: See by Chloe – Bileklikler: Begart, Mango, Kurt Geiger – Gözlük: Ray-Ban
Rembrant ve Çağdaşlarının fotoğraf gerçekliğindeki eşsiz eserleri…
Sergi için özel olarak hazırlanan tasarımlardan bazıları.. Bahar Korçan‘ın hazırladığı başlığa, Bige Ökten tasarımı yel değirmenlerine, ve Jacob Marrel‘in eserinden uyarlanan bardak altlıklarına bayıldım..
Son olarak pek tabii, 10 Haziran’a kadar sergiyi ziyaret edip, bu pozu vermeden dönmek olmaz;)