
off nereye gitsem: MAURITIUS’ta keşif turu – part 3
Son Mauritius yazısı ile tekrar merhaba! 🙂 Mauritius’ta kaldığımız süre boyunca Solis‘in düzenlediği 2 tura katılıp, birbirinden ilginç güzelliklerle dolu adayı daha da yakından keşfetme fırsatı bulduk. Rehberimiz Alvin Goodur’du. Buraya özellikle not düşmek istedim. Hiç bilmediğiniz bir yerde, kısa zamanda doğru kişiyle doğru plan yapmak mühim ne de olsa 🙂
O zaman ada turu başlasın!
Yola çıkar çıkmaz karşıma bu renk cümbüşü çıkıyor.
Bu çantalardan kucak dolusu alıp getiremediğime yanarım da yanarım. bir iki almış olabilirim tabii 😉 Ama asıl benden sonra Marni hepsini kapmış galiba 😉 Renkleri şahane değil mi?
Adada alışveriş için Grand Baie’ye gidilebilir. La Croisette, Bagatelle, Sunset Boulevard alışveriş için bize tavsiye edilen noktalardı. Biz ise Port Louis sokaklarında minik keşiflere dalıyoruz. Her Çarşamba ve Pazar kurulan semt pazarı tadındaki Flacq’i kaçırdığım için üzülüyorum. Bir daha gelirsem keşfe ilk oraya gidicem 🙂
Çarşı pazar alışverişten rotayı doğal güzelliklere çevirme zamanı 🙂 Mesela bu 7 farklı renkli topraktan oluşan Seven Coulered Earth’ adı verilen doğa mucizesine. Volkanik patlamalar sonrası oluşan bu toprak, kesinlikle yağmurdan vs de etkilenmiyor ve değişmeden böylece kalıyor. Dünyada tek olduğu söyleniyor. Burdayken içindeki cafede, Chamarel Coffee’yi tatmadan ya da benim gibi eve bir paket kahve çekirdeği kapmadan dönmeyin. 🙂
Mayo: Oye – Pantolon: Lisa Corti – Fular: Rumisu – Şapka & bileklik Mauritius’tan.
Bir sonraki durak 100küsür metreden akan büyüleyici Chamarel şelaleri.
Grand Bassin’e doğru giderken bizi Hint tanrısı olan Shiva tüm görkemiyle karşılıyor.
Mauritius’ta nüfusun %57si hindu olunca, Hintlilerce kutsal sayılan tapınaklara rastlamak da olağan bir durum. Bizim ziyaret ettiğimiz Grand Bassin Gölü deniz seviyesinden yaklaşık 550 metre yükseklikte bulunan bir krater gölü. Hintlilerce kutsal sayılan bu göle hacı olmak isteyenler çıplak ayakla yürüyerek geliyor, adaklar adıyor ve yiyecekler bırakıyor. Bu rengarenk ve sessiz sedasız geçen ritüele, birden biz de dahil oluyoruz.
#gununkahvesi molası için Varangue sur Le Morne’dayız. Manzarası ve bahçesi harika.
Adadan hatıra olarak bu Tintin’li kutu ve tablolardan alıyorum. Kutuların açılma şekli baya ilginç. Çözene kadar biraz cebelleşmiş olabilirim. Fotoğraflardan çok anlaşılmıyor ama snapchat’te kesinlikle paylaşacağım sizle. 🙂
Bu son kareler de Emirates’te yeni bir iş fırsatı yakalamaya çalışırken ki halimden gelsin 🙂 Biz Mauritius giderken o meşhur, içinde bar bile ona A380i de görme şansı da bulduk.
Bu şahane deneyim için Constance‘a tekrar tekrar çok teşekkür ederim. Mauritius yazılarımın tümünü bu linkten, Maldives notlarıma ise bu linkten ulaşabilirsiniz. Kış ortası yaz rüyası görmek rüya değilmiş meğer! 🙂