Arşiv: Projeler

Geçtiğimiz haftalarda çok tatlı bir geceye ev sahipliği yapma şansı buldum. Danimarka’dan çıkan her cool tasarıma olan hayranlığım gibi, Skagen‘in yeni saat modellerine de hayran kaldım. Zarif kayışı ve formu bir yana, kadranındaki ay detayı onu diğer saatlerden farklı kılan çok şık bir detay sunmuş. Saate bakıp ayın evrelerini görmek kimin aklına gelirdi ki? Ne zaman dolunay, ne zaman yeni ay, kadrandaki hareketten takip etmek mümkün.

Bu yaz yerimde duramadım. İş için keyif için spor için bol bol seyahat ettim. Yaz boyu seyahat halinde olmak güzel olduğu kadar yorucu da olabiliyor. Şimdi bu fotoğraflara bakınca, ordan öyle gelmiyor tabii, haklısınız 😉 Bu kadar seyahat ederken, sizi bekleyen ev evlikten çıkabiliyor mesela. Bir valiz daha yapılmayı beklerken diğeri temizlenmeyi bekliyor. Bakım için kendine vakit ayırmak ise daha zorlaşıyor.  Gittiğiniz her yerde de maalesef, alıştığınız düzen olmuyor. Yaz boyunca, kendi başımın çaresine bakıp, elimden geldiğince güneşe ve tuzlu suya maruz kalan cildime ve saçlarıma bakım yapmaya çalıştım. Pürüssüz bacaklar için ise Braun Silk-épil 9 tatil valizimin vazgeçilmeziydi. Braun’un yeni güzellik ürünlerini keşfetmek için Mart ayında gittiğim Dubai seyahatinden bu yana ayrılmadık biz. Sunduğu rahatlık ve zamansızlık içinde yarattığı bu kolaylıkla da ayrılmamız zor zaten.

Hatırladığım ilk 2 tekerlekli bisikletim dedemin aldığı kırmızı bmx’di. Evhamlı babam arkaya 2 yan tekerlek eklemeyi de ihmal etmemişti. Bir yandan temkinli bir yandan diğerleri gibi sadece 2 tekerlekli olmak için hevesliyken bir gün babam yan tekerlerin yerle temasını kesip, beni heyecanımla ve bambaşka bir özgürlükle başbaşa bıraktı. Sadece 2tekerle gittiğimi farkettiğimde Kalamış Marina’da denize uçucam sanmıştım. 🙂 Ama uçmadım. Aksine, süt kutularını ezip tekerleğin arasına sıkıştırıp motor sesi çıkarmanın muzurluğu ile 😉 pedala basıp bir anda oyun alanımı bahçeden dışarı taşıdım. O zamanlar bundan büyük bir özgürlük olamazdı. Hala öyle değil mi aslında? Trafikte beklemek, bir arabanın içine hapsolmak gibi. Hele İstanbul’da. Genelde yürüyerek arşınladığım yollarda bisiklet kullanmak hep bir soru işaretiydi. O yurtdışındaki bisiklet yolları, sürücü adabı bizde yoktu. Bisiklete binmek çocukken zevkliydi de büyüyünce rafa kaldırıldı. Ve sonunda birileri bir yerden başladı. Daha belki çok yolumuz var ama ne kadar çok olup istersek, belki de artık daha hızlı olur.

Valiz yapma konusunda yüksek lisansını başarıyla tamamlamış biri olarak hala süreci pek mantıklı yönettiğimi söyleyemem. Sevdiğim ne var ne yok valizi doldurup, 20kg sınırlarında yaşamayı seviyorum galiba. 😉 Ekstra bagaj ödememek için binbir numaram halihazırda var olsa da, valiz yaparken şunu da almasam olur tevazusunu asla gösteremiyorum. Bir kabinle seyahat ederim diyenlere inanmıyor, gizlice verdikleri bagajın kaç kilo olduğuna dair bahisleri açıyorum hatta 😉

Geçtiğimiz haftalarda katıldığım Nike Women’s etkinlik serisinin son ayağı NTC Tour Stockholm karelerini paylaşma zamanı. NTC Tour İstanbul‘un ardından, bambaşka bir ülkede binlerce kadınla yine o tanıdık ortak duyguyu paylaşmak harika bir deneyimdi. Nike’ın önümüzdeki aylarda karşımıza çıkacak son koleksiyonunu yakından görmek, atletlerden ilham verici hikayeler dinlemek, 10 kilometrelik #werunstockholm koşusunu zaman nasıl geçti anlamadan […]