Güney Fransa notları ? 4: Vieux Nice sokakları
Nice ile ilgili bir sürü ne giydim postu bahanesiyle hazırlanan deniz, sahil, #sezlongdanbildiriyorum postlarının ardından sırada, sahili uzağa değil, sadece sağınıza alıp keşfedeceğiniz bir dolu adres var. 😉
Nice‘in kalbi bence, Venedik sokaklarını aratmayacak darlıkta, irili ufaklı meydanlara açılan Vieux Nice‘de atıyor. Bu sokaklarda birçok ilginç hediyelik dükkanına, koccaman külahlı dondurmacılara, sevimli cafelere, çoçuğum olsa da bunların hepsini alsam dedirten şu ana kdr gördüğüm en tatlı mağazalara, kimi çamaşırlı kimi çiçekli sayısız güzel pencere önüne, rengarenk panjurlara, hayran bırakan korunmuş bir mimariye ve haliyle benim gibi bir dolu turiste rastlayabilirsiniz. 🙂
İlk durağınız Cours Saleya olsun derim. Şimdilik 2 fotoğrafla gönlünüzü çeliyorum, bir sonraki postu bekleyin derim 😉
Öğlen yemek için Place Halle aux Herbes‘teki L’Abbeye‘deyiz. Kendimi midye tencerisinin içinde buluyorum, enfesti.
Nice‘in en meşhur dondurmacısı olduğu söylenen Fenocchio‘yu sorbe ile test edip, onaylıyoruz 😉
Güzel bir kahve molası için bence Nice’in en sevimli cafesi Cafe Marche‘yi denemelisiniz. 2, rue Barillerie
Hemen karşısındaki L’Atelier des Jouets ise küçükler için bir cennet olsa gerek.
Vieux Nice’de o daracık sokaklardan karşınıza ne zaman nasıl bir sürprizin çıkacağı belli olmuyor.. Yine evi ıvır zıvırla dolduruverdim 😉
Eğer ev dekorasyonuna meraklıysanız, L’etoile de l’Opera‘ya bir uğrayın derim. 9 rue St François de Paule.
Nice’in tarihi şekercisi Maison Auer‘de minik bir tatlı molası vermeyi unutmayın 😉
Sırada alışveriş caddeleri var. Nice’in güzel meydanı Place Masena etrafındaki sağlı sollu caddelerde bilindik tüm fransız markalarını bulabilirsiniz. Rue Alphonse Karr, Rue Marechal Joffre, Rue Paradis daha çok fransız markalarına ev sahipliği yaparken, Avenue Jean Medecin’de bir çok popüler markayı ve Galeries Lafayette‘i bulabilirsiniz.
Isabelle Kessedjian‘ın ilüstrasyonlarının olduğu Kids Place‘dan, etrafımdaki miniklere değil ama kendime 2 sevimli tablo kapıyorum. 😉 4 Rue Massena.
Nice’in en meşhur oteli Hotel Negresco‘nun önünden geçerken, meraktan bir kahve içelim dedik. 😉 Kahveler bitip, içindeki atlıkarınca dekoruyla, sevimlilikten çok öte, korku filmi tadında olan meşhur restoranı Le Chantecler‘in içinden geçip, kendimizi otelin yüzlerce sanatçının eserine ev sahipliği yapan salonunda bulduk. Salonu bir ucundan bir ucuna yürürken, kulağımıza takılan jazz’a eşlik edip, otelin barı Le Relais‘de bir içki içip, hayatımızın en keyifli ve spontan gecelerinden birini yaşadık. Kesinlikle sakin ama çok keyifli bir gece için kapısından giriverin derim 😉
Sırada, bol bol Vieux Nice sokaklarında dolanıp dolanıp çekmeye doyamadığım evler var. Kimilerinin penceresinden çiçekler, kiminin çamaşırlar sarkıyor. Hayatımdaki en güzel ferforjeleri de burda görüyorum, kırık dahi olsalar panjurların tümüne hayran kalıyorum.
Siz de benim gibi hayran hayran başka hayatlara açılan pencereleri seyretmeyi, kırık da olsa ahşap panjurlu evlerde otumarı hayal etmeyi seviyorsanız, postun bundan sonraki kısmı tam size göre 😉
Daha önce şu postlartda bahsettiğim, plajların boylu boyunca uzandığı Promenade des Anglais‘yi geçip, Colline du Chateau tepesine çıkıp, tüm şehri tepeden görebilir, burayı da geçip, limana ulaşabilirsiniz. Limandan kalkan gemilere binip Korsika’ya, St Tropez’ye, Monaco‘ya ya da San Remo‘ya kaçmak da serbest 😉 Korsika’yı gerçekten çok merak ediyorum. Bir sonraki Nice’e gitme bahanem şimdiden hazır 😉
Bol fotoğraflı bir post oldu, ama fotoğraflar henüz bitmedi, devamı off ne giysem fan page‘de sizleri bekler 🙂 Bir sonraki postta Cours Saleya’da buluşmak üzere!