Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul‘a sayılı günler kala, sevgili Emircan‘ın objektifine bakın nasıl takıldım/k? 😉
Bol koşturmacalı ve çok renkli geçecek biricik Moda Haftamız için hazırsak, geçen sefer olduğu gibi en anlık paylaşımlar için instagram‘da buluşmak üzere 🙂
Tamam biliyorum, yeni yıldı, doğum günüydü, hediye almak için bir bahane de sevgililer günü işte. Ama senede 3 minik sürprizin lafı mı olur sevenler arasında ;P Yoksa siz, bu günlere burun bükerken sevgilisine beklenmedik zamanlarda sürpriz hediyeler alan, eşine az rastladığımız o ‘düşünceli’ erkeklerden biriyle mi berabersiniz? 😉
Hediyelerin hepsi işin bahanesi. Maksat karşındakinin kalbine dokunacak minik bir jest yapmak. Hayat koşturmacasında, bu minik jestleri atlamayalım diye de senede bir güne hatırlatma koymuşlar işte 🙂
İşte o aradığınız sürpriz jest ise, belki bu postta olabilir 😉 Sevgililer Günü bahanesiyle sevgilinize, bence Türkiye’nin en ‘cool’ online alışveriş sitesi Shopigo‘dan, sürpriz bir hediye seçmek istemez misiniz? Şanslı bir off ne giysem takipçisini shopigo.com?da 1.000 TL?lik bir hediye çeki bekliyor! Tek yapmanız gereken shopigo.com?a üye olup, ister kendinizi ister sevgilinizi en şımartacak hediyeyi ya da hediyeleri, linkleriyle beraber 11 Şubat geceyarısına kadar bloga yorum olarak bırakmak. Hem belki size hediye almayı düşünen ?birileri? de o linkleri görür, ve off ne hediye alsam dertlerine derman olur 😉
Stockholm Sendromu benim için bundan böyle, yüzümü buz kalıplarıyla dolu bir çanağa gömmekle eşdeğer sayılacak bi tanım. -8 dereceyi gösteren hava tahminleri, uçuran bir rüzgar, donmuş nehirler ve tüm bunlara karşı 5 kat giyinerek direnen ben 😉 Kat kat giyinmeye bayılıyorum. Ama o katlar inceden kalına doğru ilerlerken, elbet bu buz gibi havada iyice yorucu olabiliyor. Mecburen ben de, bu şehirdeki sarışın, incecik, boylu poslu, porselen tenli ‘cool’insanların arasına ‘Hagrid’ tarzımla sıcacık tutan bir giriş yapıverdim.;)
Paltomun üstüne giydiğim bu yün hırka ve onun o dev kapüşonu, bu seyahatin baş kahramanı. Üşüdün mü? sorusu bu memlekette bu mevsimde yanlış bir soru. Dondun mu? olarak yöneltildiğinde ise cevabım net, hem de nasıl! Komik olan, yüzüme o sert soğuk her vurduğunda, donmaktan ziyade, cildimin gençleştiğini hissetmekti. Bu soğuk memlekette, karşınıza adım başı çıkan her güzel kadın ve yakışıklı erkeğin sırrı da bu olabilir mi acaba? 😉
Geçtiğimiz hafta 2günlüğüne çıkılan Paris seyahatinin ilk postu sonunda blogda. Muhteşem Paris havası ve sokaklarının hakkını yeterince veremediğim için üzgünüm. Bu şehre defalarca geri gelmek için bahane üretmeye gerek yok. Bir kaç saat bile onun büyüsüne kapılmanıza yetiyor. Sokaklarında uzun uzun saatler geçireceğim 10 günüm dahi olsa, eminim ‘yine de yetmedi’ derdim biliyorum. Bu şehirde uzunca bir süre yaşamadan, sanki asla her yerini yeterince göremeyecekmişim, yeterince ona doyamayacakmışım gibi geliyor. O yüzden kendimi devamlı orda, eski ama sevimli, küçücük ama hayalimdekinden bile büyük bir evde yaşarken buluyorum. Kim bilir, belki bir gün o da olur…
Yeni yılın ilk Pazartesi’sine hepimiz hoşgeldik. Merkür’den çooook uzakta, Jüpiter ile sıkı fıkı dost bir seneye girdik. Pazar ekinde Susan Miller müjdeyi verdi, ordan biliyorum. Peki bu, yılların Pazartesi Sendromu’nu da etkiler mi? Hiç sanmıyorum! Ama yine de arkanıza, pembe panjurlu bir yıl vaaden Jüpiter’i alıp, Pazartesi’nin karşısına geçip, koccaman gülümseyebilirsiniz. Alışık olmadığı bu durum karşısında belki biraz affallar da, kendine en azından bu yıl bir çekidüzen verir 😉