
Youtube kanalımı daha aktif hale getirdiğimden beri, spor ile ilgili bir şeyler paylaşmamla ilgili çok yorum gelmişti. İşte ilk adımı atıyorum. 🙂 Geçtiğimiz hafta, başıma gelen tatlı bir sürprizi, elimizden geldiğince plansız kurgusuz spontane bir şekilde çekmeye çalıştık. Ancak bu kadar oldu 🙂 Bakalım siz de izleyince sevecek misiniz?

Paris’te aşk başkadır 😉 Her anlamda. Bu şehir bir yana dünya bir yana benim için. Önemli bir nedeni yok, bahanesi hep çok.
Şehirde geçirdiğim anların minik bir derlemesi olan bir video hazırladık. Nike koşusundan, Celine defilesine, Paris sokaklarından, #gununkahvesi adreslerime kadar bir dolu anıyı, kısacık bir videoya sığdırmaya çalıştık. Umarım beğenirsiniz.

Hayatımda kendime hiç, her şeyden uzak kalabileceğim bir zaman aralığı yaratamazdım, ta ki koşup kafamı ve bedenimi özgürleştirene kadar. Haftada 3 kez kendime ayırdığım en kaliteli saatler, kesinlikle koşu ve fitness antremanlarına ayırdığım zamandan ibaret. Nerdeyse 1,5 yıldır gittiğim her yerde koşuyorum. Bazen bilmediğim bir şehirde, bazen en bildiğim şehrin bilmediğim sokaklarında. En güzeli de bu aslında. Siz koşarken şehrin ayaklarınızın altında akması gerçekten çok güzel bir his. Geçtiğimiz yaz sonu dizimi sakatladığımda, en çok elimden bu özgürlüğümün alındığına üzülmüştüm. Şimdi eskisi kadar uzun km’ler koşmuyorum. Ama bedenimi ve dizimi güçlendirmek için daha çok çalışıyorum. Koşmadan önce ısınmak ve koşudan hemen sonra esnemek için kendime bolca zaman ayırıyorum. Sakatlıklara davetiye çıkarmadan, daha uzun yıllar koşmak için vücudu başka antremanlarla da kuvvetlendirmek şart. Sonrası kolay. Ayağınızda doğru bir spor ayakkabı, kulağınızda güzel bir müzik olduktan sonra artık her yerde koşmanın tadına varabilirsiniz.