Cumartesi’den, geçtiğimiz haftanın en sıcak gününden, İstanbul’un en kalabalık lokasyonundan merhaba 🙂 Her gittiğinizde içinden başka bir sürpriz, görsel şölen, enfes bir lezzet çıkan Eminönü-Sirkeci-Karaköy hattında, keşfedilecek çok yer var. O yüzdendir ki sıradan bir günü, dolu dolu ve farklı yaşamak için bence en güzel yer. Akşam üstü bir kaç saatimizi turist tadında geçirdiğimiz duraklar, lezzetine doyum olmaz Kasap Osman’da porsiyon döner, fıstıklı baklavanın her tonda lezzeti için Köşkeroğlu -yanında mutlaka kesme dondurma-, Galata Köprüsü‘nden geçerken 1tl’ye buz gibi portakul suyu, birazı sana birazı martılara Karaköy simidi, ve tabii Nimet Abla‘dan piyango bileti ya da sayısal loto. En favori hanımız Hayyam‘da da son çıkan fotoğraf makinaları ve lensleri de test ettik mi tamam artık eve dönebiliriz. İstanbul sıcak da bile güzel geldin ama yine de her an seni ardımda bırakıp bir vakit kaçabilirim 😉
Yalıkavak‘ta Candaş Arın’ın atölyesinden sonra, kalbimi çalan diğer yere geldi sıra. Aybüke Baran‘ın sandık eskisi dolu muazzam dükkanı. Her biri birtane, kimbilir hangi güzel ellerin, hangi güzel zevkli gözlerin eseri.. Yalıkavak’a yolunuz düşerse, herşeyiyle yenilenmiş ve modern(!) Palmarina‘da, eskiye ve Türk El Sanatları‘na değer veren, bu özel dükkana uğramayı unutmayın.
Ne varsa eskilerde var diye diye instagram’da paylaşmadığım fotoğraf kalmadı. 🙂 Artık hepsini bir adreste toplamaya karar verdim. Çok yakında hepsi burada olacak; http://nevarsaeskilerdevar.tumblr.com/