Arşiv: maisom martin margiela

Geçtiğimiz hafta 2günlüğüne çıkılan Paris seyahatinin ilk postu sonunda blogda. Muhteşem Paris havası ve sokaklarının hakkını yeterince veremediğim için üzgünüm. Bu şehre defalarca geri gelmek için bahane üretmeye gerek yok. Bir kaç saat bile onun büyüsüne kapılmanıza yetiyor. Sokaklarında uzun uzun saatler geçireceğim 10 günüm dahi olsa, eminim ‘yine de yetmedi’ derdim biliyorum. Bu şehirde uzunca bir süre yaşamadan, sanki asla her yerini yeterince göremeyecekmişim, yeterince ona doyamayacakmışım gibi geliyor. O yüzden kendimi devamlı orda, eski ama sevimli, küçücük ama hayalimdekinden bile büyük bir evde yaşarken buluyorum. Kim bilir, belki bir gün o da olur…

Yeni yılın ilk Pazartesi’sine hepimiz hoşgeldik. Merkür’den çooook uzakta, Jüpiter ile sıkı fıkı dost bir seneye girdik. Pazar ekinde Susan Miller müjdeyi verdi, ordan biliyorum. Peki bu, yılların Pazartesi Sendromu’nu da etkiler mi? Hiç sanmıyorum! Ama yine de arkanıza, pembe panjurlu bir yıl vaaden Jüpiter’i alıp, Pazartesi’nin karşısına geçip, koccaman gülümseyebilirsiniz. Alışık olmadığı bu durum karşısında belki biraz affallar da, kendine en azından bu yıl bir çekidüzen verir 😉