Bazen keyfin olmaz ama acelen olur, bazen makyajın olmaz, kasketin olur 😉 Böyle zamanlarda, kimileri dev gözlükler ardına kimileri benim gibi şapkalarını ardına saklanır. İşte benim her durumda, en büyük sığanım hep şapkalarım olur. Elimde kahvem, sırtımda çantam, ayağımda babetlerimle kendimi üniversite yıllarıma geri dönmüş gibi hissetmem de cabası. 😉
Benim Fabrika’mda ne var ne yok paylaşmaya devam! Bugün bizim mahalleden bildiriyorum. Bu derin sırt dekolteli elbiseye ilk görüşte vurulmuştum. Dantel ve tüllerle çok aram olmasada, o kadar kibar ve narin bir dekoltesi var ki, bu yaz ben bu elbiseyi üzerine bol bir t-shirt ile mahallede zıplaya dolaşa, akşamları ise, t-shirtü bir kenara fırlatıp, hanım hanımcık giyerim diye düşündüm. Koca koca çiçek desenlerine ve rengine ise ayrı bayıldım. Mahallelinin önde gelen delikanlıları da beğenmiş olacak ki, bugün Nero, Charlie, Brenda ve Albay’la beraber güle oynaya takıldık. 😉
İri iri puantiyelere bayılıyorum! Doğum günüm olmasa bile doğum günü çocuğunun balonlarını aşırıp şımarmaya da 😉 Her ne kadar sakin ve yalın renklerde bir kış geçirsem de, bahar gelince doğadaki renkler gibi ben de değişiyorum. Bu kadar renklenmeden önce, biraz yanık tenli olmakta fayda var ama sanki 😉
İnanması zor ama gerçek. Geçtiğimiz haftalarda hava hem güneşli hem ılıktı. Biz de napalım, bahar geldi sandık, vapura atladığımız gibi kendimizi Burgazada‘da mimozalar içinde bulduk. Mevsim geçişleriyle aramın çok iyi olmadığını sizlerle bir çok defa paylaşmıştım..Off ne giysem diye dolabın önünde attığım voltalar, kıştan bahara geçişte daha da hızlanıyor..Ben her zaman ”aaa ben 5 dk da hazırlanırım” diyen kadınlara özendim ama hiç de inanmadım 🙂 Olacak iş değil! Hele bu mevsimde? 🙂 Yazlıkları hurçlardan çıkarmadan, kışlıkları en ufak bir esinti olur diye, henüz raflardan kaldırmadan önce, soluğu yeni sezon cicileriyle imdadımıza yetişmeye kararlı Fabrika‘da buldum.