cihangir-galata tasarım hattı

| 11 Yorum

bu haftasonu cihangir-galata hattında az gittim uz gittim dere tepe düz gittim, ara sokaklarda kayboldum, sıcakta kavruldum, yeni yerler keşfettim, muhteşem tasarımlarla karşılaştım, nerden başlayıp yazıcam, fotoğraf yüklicem şaşırdım, bu yüzden arayı çok açtım. Bir daha olmayacak söz 🙂

Bu kadar yol katedeceğimin ve hava durumunun bilincinde, dünyanın en hafif, en bol, en rahat cicisiyle yola çıkıldı haftasonu. Ben yeni yerler görücem, yeni ciciler keşfedicem diye cezayı ayaklar mı çeksin şimdi, hayır, o yüzden Stella’lar ayakları kuşattı ve sefer başladı. Bu elbise ve ayakkabılarla her yere gidebilirsiniz, birde cepleri var, zaten eteğe elbiseye cep koyup bu kullanışlı furyayı başlatanı tebrik etmek lazım! Ve şimdi klasikleşen Pazart güncesi.. Şemsiyem Kadife, Pazart’ın en ilginç tasarımlarına sahipti! Dali’yi çağrıştıran çatallar, ceviz kabuğundan yelkenliler, sayfalarına tek tek elle çizilen o güzel illüstarasyonların olduğu boy boy not defterleri ve mütevazi yaratıcılarıyla, Pazart’ın tekrar tekrar uğranması gereken standı! Ben fotoğrafları çekedururken biri yelkenlileri, arkadaşım İpek ise çatalları kapıverdi! 2 hafta sonra tekrar geliyor çatallar, benden önce kapmayın sakın! 🙂
Fimo ile yapılan en güzel şey bu askılık olsa gerek, biraz çocuksu gözükebilir renkleri ama fikir güzel, renkleriyle oynansa neler çıkar. Üzerinde resim olan taşlar ise deniztaşları, resim deyip geçmek çizene haksızlık olur, o güneşte ancak bu kadar görüntüleyebildim, yakından görseniz bayılırsınız, fiyatları biraz fazla geldi bana, alamadım, ama içimde kaldı, hepsine ayrı bayıldım! En kısa zamanda edinmek için Atölye Afra‘ya uğrayıp, Füsun Aydınlık’ın bu cici ve bol emekli tasarımlarını ısrarla isteyiniz. Pazart’tan aldığım yegane şeyin ise fotografını henüz çekmemişim ayıp bana! Akşama diyelim..

Haftasonun son durağı ise Building oldu. Tünel’den aşağı doğru salınıp, Galata kulesinin karşı sokağına girildiğinde, biraz dikkatli baktığınızda farkedeceğiniz hem damağa hem alışveriş torbasına hitap eden, yüksek tavanı, uzun masası, beyaz mermerleri ve sade konseptiyle içine hemen girilesi, ferah ferah gezilesi bir mekan! Birde çok samimi bir yer, e gidin görün artık 🙂 Burda bayıldığım 2 tasarıma yer vermek isterim. İlki kolajdaki o renkli ayakkabılar!! Aslında hepsi birer porte-manteau! Duvara monte edilmiş ahşap olanlar size fikir verebilir ama asıl rengarenk olanları duvarda düşünsenize! Tek kelimeyle mükemmeller! Masadaki o diğer renkli tasarımlar ise Sadi Tekin’e ait! PickMe!lerini biliyordum da, minik, yenilesi, sunulası, tapılası, renk ve enerji cümbüşü bu tasarımlarını bilmiyordum! Bence o, o pek de güzel şekillendirdiği pleksiden herşeyi yapabilecek güçte!

Son olarak o gün bana eşlik eden iki bayana, canım İpek’ime ve blog yazma konusunda beni tetikleyen Özge’ye teşekkürü bir borç bilir, onları afişe etmek isterim 🙂