Bir tek dileğim var; Ada sefalarım daim olsun
Geçen hafta hızımı alamayıp, haftasonu Burgazada’ya yine gittim. Keşke hergün gitsem..Ses yok, araba yok, korna yok, eksoz yok, stres yok..Ada’da yaşayıp, İstanbul’a işe gidip gelenlere sormak lazım asıl, bu nasıl bir lüks? Hayalini kurduğum gibi mi?
Bol oksijenle çarpılıp, misler gibi uyumak, sabah kahvaltısını Ergün’den aldığı ponçiklerle vapurda yapıp, iş çıkışı tüm yorgunluğunu vapurdan denize bırakmak, akşama bir sayfiye yerinde soluk almak nasıl bir lüks? Özeniyorum..
Ve pek tabiki, yanına PuCCa’nın kitabını almak, mevcut durumundan kopmak, koccaman şaşırmak, koccaman gülmek, vapur yanaşınca kursağında kalan merakı akşam dönüş vapurunda bir çırpıda gidermek, dakikaları kovalamadan, nasıl eve vardığını anlamadan ada sefanı 2ye katlamak..
Tulum : Accessorize – Babet: Melissa – Hasır Çanta: Life in Mono – Kitap: PuCCa
Bu arada Ada’nın tadı damakta da iyice kalsın diye;
Ergün Pastanesinden çilekli veya çikolatalı ponçik..
Sinem Dondurmacısından bir külah dondurma..
Akşam yemeği için Kalpazan Kır Gazinosu’nda kızarmış ekmek ile mezeleri yemeden bu rüyadan ayrılmayın derim.