Bir IFW’nin daha sonuna geldik..
Bu sene IFW geçtiğimiz yıllara nazaran daha organize fakat enerjisi daha düşük geçti sanki. Her sene heyecanla beklediğimiz tasarımcılar yaprak dökümü misali bir bir IFW‘den uzaklaştıkça ve markaların sayısı çoğaldıkça, belki de benim heyecanımdır biraz sönükleşen.
Defilelere her defasında neredeyse son dakika yetiştim ama geçtiğimiz yıllardaki gibi rahatsız edici bir izdihama maruz kalmadım açıkçası. 2. bir çadır her şeyin ilacıymış meğer. Defileye yetişemezsen bile, lounge’da süzülen kalabalığın ruh haline tanık olmak bile defile izlemek kadar ilginçti. IFW’deki en büyük hayretim; elimi kolumu sallayarak isim bile vermeden defile alanına girmekti. Her bir defile için LCV vermek ve hediye davetiyeleri organize etmek için harcadığım mesaiyi sorgulamadım desem yalan olur. 🙂 Geçen sene de her şeyi yolu yordamına göre yapıp, kapıda sorun yaşadığım hesaba katılırsa, bu sene dizimi kırıp susup oturmam lazım aslında 😉 Ama devamlı konuşulan ”izdihamın” nedeni bu olsa gerek diye düşünüyorum. Umarım araya IFW’nin asıl hedef kitlesi olan buyer’lar da bolca kaynamıştır ki bu çark büyüyerek dönmeye devam etsin.
Gelelim defile notlarına! Bu sene beni en çok heyecanlandıran defile şüphesiz yine Gamze Saraçoğlu‘nki oldu. Üstelik bu defa ilk kez hazır giyim koleksiyonunu görücüye çıkartarak, sadece özel günlerde değil, günlük hayatta da ulaşılabilir bir Gamze Saraçoğlu kadını olma hayali yaşattı. Yaşasın! Koleksiyon ilk adım olarak Nişantaşı showroom’da satışa sunulacak, sonra bakalım hangi sürpriz yerlerde karşımıza çıkacak? An be an takipteyim 😉
IFW’nin olmazsa olmaz isimlerinden Simay Bülbül, 1930’lar kadınını deriyle öyle bir bütünleştirdi ki, artık algımda deri kaba fakat maskülen ve çekici bir kumaş olmaktan ziyade zarif kontejanından da yerini aldı. N’apsa güzel olanlardan olan o! Derinin de kaçarı yok tabii 😉
Asıl izdiham, W Hotel Lounge‘daki Zeynep Erdoğan ve Günseli Türkay defilelerinde yaşandı diyebiliriz aslında. Nereye tırmanmaya çalıştıysam yine de izlemeye muvaffak olamadım. Peşlerinde bu kadar heyecanla bekleyenleri varken, keşke onları da çadırda rahat rahat ve keyifle izleyebilseydik.
Niyazi Erdoğan da W Hotel’i seçenlerden fakat Kral dairesinde özel bir sunum yaparak izdihama geçit vermeyenlerden oldu. Biz de GECE koleksiyonundaki ”alemin krallarına” yakinen hem inceleme hem de dokunma fırsatı bulduk 😉
IFW’deki son kalp çarpıntımı ise Studio Kaprol defilesi ile yaşadım. Arzu Kaprol’un rüya takımı yine kendine hayran bırakmayı başardı. Tolga Turan, Ali Bayramoğlu ve Gülcan Ardıç yine tasarımlarıyla bir dolu alkış topladı.
Gelelim IFW’nin arka planına.. IFW demek blogger arkadaşlarınla bol bol mesai yapmak demek 🙂
Ben IFW boyunca bu ara en çok dadandığım üniformamı giydim. All Saints hırkam tüylenene kadar üstümden düşmeyecek gibi. 😉
Elbise: Marc by Marc Jabobs/beymen.com fırsat köşesi 😉 – Botlar: Michael Kors/Blender – Kolye: Topshop – Kemer: Haji Lane’deki lokal bir butikten – Etek: Mybestfriends – Hırka: All Saints – Çanta: Pour la victoire/enmoda.com