Benim Berlin’imde ne var ne yok? – Alışveriş durakları 1
Berlin alışveriş notlarını Canon, Lumix ve iPhone‘dan toparlamak biraz zaman aldı. Gecikme için kusura bakmayın nolur. Şimdi hızlıca telafi etme zamanı! 🙂
Kış ortasında, yağmur altında, elde şemsiye, telefon, palto, fotoğraf makinaları, çıkarıp takmadan devamlı kaybolan eldivenler ile Berlin’i gezmek çok kolay olmadı 🙂 Berlinlilerin dükkan içinde fotoğraf çekme konusunda biraz tutucu olduğunu da söylemek zorundayım. Ama ne var ne yok elimden geldiğince toparladım. 😉
Bakalım benim Berlin’imde ne var ne yok? Berlin’in Galatası benim için Mulackstrasse, Cihangir’i; Oderberger, Kollwitzstrasse, Kastanielle ve Sredzkistrasse, Bağdat Caddesi Mitte ve Nişantaşısı ise Französischstrasse oldu.. En şık ‘department store’ olan Kadewe’nin gurme katına, Mitte’deki Die Hackeschen Höfe isimli birbirine açılan avlulardan oluşan, üstleri ev altları ise birbirinden ilginç dükkanlara ev sahipliği yapan açıkhava pasajına ise resmen vuruldum. En uzun alışveriş caddesi Kurfürstendamm’da aklınıza gelebilecek tüm markaları bulabileceğiniz caddeyi ise ben es geçtim ama notların bir köşesinde olsun istedim.
Mulackstrasse‘deki en güzel 2 dükkandan biri Lala no:7 diğeri ise bir çok yabancı tasarımcıya ev sahibi yapan Dumirascu no:34. Her şeyi almalıyım dedirten kırtasiye R.S.V.P. Adını görüp de bir kahve içmeden yola devam etmek olmaz dedirten ise No More Sleep Coffee oldu.
C’est tout‘daki indirim yürek hoplatıcı olmaya devam ederken sunumu ise şahaneydi.
Kadewe/Tauentzienstrasse 21-24 için ben diyim Berlin’in Galeries Lafayette’i, siz deyin Harvey Nichols’ı. Ama aslında hepsini geride bırakıcak öyle bir gurme katı var ki, ona özel başka bir post gelecek 🙂 Öncelikle yemek blogger‘ı arkadaşlarımı sonra yemeğe meraklı herkesi kesinlikle keşfetmeye davet ediyorum. Hatta direk asansörle 6.kata çıkın yeter, alışverişi falan boşverin 😉
Kadewe‘de köpekler için koccaman bir reyon ayrılmış. Ferhan’ın köpeği Paris ve benim canım Deyz’m için bu cici tasmaları yaptırdım. 🙂
Kastanielle, Oderberger ve Sredzkistrabe civarları, yağmursuz bir havada uzun uzun gezip keşfetmek, alışveriş yapmak ve özellikle vintage meraklıları için en güzel yerler olsa gerek.
Haboken en sevdiğim 2. el dükkanı oldu. Paul’s Boutique ise sneaker sevenler için cennet olsa gerek.
Kollwitzstrasse‘deki Werhaus‘ta ne var ne yoksa almak için ise kendimi zor tuttum. Aşağıdaki kalemlik, geyik kafası ve müzik seti şeklindeki sehpa zaten hesabı baya kabarttı ama geri kalan herşeyde aklım fena kaldı 🙂 Üstelik hepsi aslında incecik bir paketten oluşuyor ve evde kolayca, ikea misali kendiniz monte edebiliyorsunuz.
Ve tabiki yurtdışında keşfetmeye en bayıldığım yerde, bit pazarındayım. Mauerpark‘ta kurulan bir pazarına mutlaka gidin derim. Çatal&kaşak ve birkaç poster dışında elim hep valize sığmayacak şeylere gitti yine.
Berlin alışveriş notları bitmedi! Bir sonraki postta gez gez bitmeyen Mitte ve valize konuk olanlar var! 😉