aradığımı buldum
Bırbırbır dertlenmişim geçmiş bir entry‘de; ”Bir de siyaha en klasik derler; dolapta bir siyah elbise hayat kurtarır, her bayanın gardrobunda mutlaka şık bir siyah elbise olmalıdır.’ En bilindik klasik siyah gibi gözükese de, bence en zorudur. Hatta tam tersi, dünyanın en iddalı rengi olduğunu düşünüyorum. Siyahı taşımak da, onu tamamlayacak detayları bulup yakıştırmak da zor zanaat. Siyah elbiseyi buldun diyelim, asıl onu tamamlayacak aksesuarlar küçük birer el bombalarıdır. Tek tek patlarlar siyah tuvalin üstünde, elbisenin rolünü çalmaları da elbiseyle beraber havaya uçmaları da an meselesidir. O siyahla tanışana dek, grilerle takılmaya devam :)”
O kadar kafamda büyütmüşüm ki bu siyah mevzusunu, bal gibi de bulundu işte. Bu kibar elbise eski bir Derishow modeli. Ve inanmazsınız, öne çıkan özelliği de aslında bu sadeliği, zarifliği değil. Aslında kendisi yardımcı rolde. Asıl görevi ise; görünmeyen çıtçıtlarla baştan aşağı bir şerit halinde inen yeşil&gri bir şifona ev sahipliği yapmak. 1 taşla 2 kuş! Şifonlu haliyle düğün, düz haliyle iş gezmeceleri için aldık gitti.
Ayakkabılarda ise durum farklı. Bu zarif modeli yapıp, 1 taşla 2 kuş vuran bu sefer onlar oldu. Charles&Keith’i yakinen bilip, hiç alışveriş etmişliğim yoktu, ta ki bu ayakkabıyı, indirimiyle taçlandırılmış bir halde görene kadar. O kadar sevdim ki modelini, rahat mıdır, kaliteli midir bilmeden farklı bir rengini daha alıverdim. Aynı ayakkıbıdan alma huyumla gurur duymasam da, zaten çoğu bayanın aksine ayakkabı fakiri olan benim için bu küçük şımarıklığı bu seferlik mazur görebilirsek sevinirim.
Elbise: Derishow – Ayakkabı: Charles & Keith – Çanta: Massimo Dutti – Elektriklenmiş saçlar: Babyliss saç maşasından – Görünmeyecek kadar küçük küpeler: Pilgrim – Bilezik: Mine Gümüş Konuk sanatçı&fotoğrafçı&en tatlı iş arkadaşı: Eda